Avustralya’ya halk arasında “kırmızı kıta” da denir. Bunun nedeni, yalnızca “Ayers Rock”ın (Uluru Kayası) heyecan uyandırıcı kırmızı renkleri değildir. Kıta toprağının oluşumu da bu ismin verilmesinde etkili olmuştur. Toprak kızıl rengini, boksit ve laterit minerallerinden alır. Her iki mineralde de yüksek oranda demir bulunur, havayla oksitlenerek paslanır ve bu şekilde toprağa kırmızı rengini verir. Aslında parıltılı bu kırmızı yalnızca Northern Territory bölgesinde görülmektedir. Ama kırmızı renk, Avustralya’nın endüstrisinde önemli bir yer tutan hammadde sanayisinin sembolü haline gelmiştir. Ülkenin ihracat tonajlarına bakıldığında demirin oldukça büyük bir yer tuttuğu görülür.
Özellikle kıtanın “Pilbara” Bölgesi olarak tanınan kuzeybatısında, dünyanın en büyük demir yatakları yer alır. Bu hammaddenin en önemli müşterileri Çinli çelik fabrikalarıdır. Kıtanın bu bölgesinde yer alan maden şirketlerinden biri, hedeflediği ihracat tonajına ulaşamadığından fabrikanın müşterileri bir hammadde dar boğazına girmişlerdi. Şirketin merkezlerinden birinde bu nedenle bir tahkikat yapıldı. Amaç oradaki dar boğazın nereden kaynaklandığını bulmak ve nedenlerini gidermekti. Prosesler, demir cevherin infilakından cevheri ihracatın yapılacağı limanlara taşıyan trenlere yüklenmesine kadar tüm safhaları kapsayan detaylı bir tetkike tabi tutuldu. Ekipler tek bir noktada aksaklık buldular. Sorun, tesisin çeşitli ölçüm noktalarında yapılan seviye kontrollerinden kaynaklanıyordu. Seviye kontrolü, maden cevherinin kırılarak küçültüldüğü yerlerde güvenilir bir şekilde yapılamıyordu.
VEGA Australia uzun yıllardan beri Avustralyalı şirket için çalışıyor ve tesise yeni ölçüm teknolojileri teklifleri götürüyordu. VEGA, bu şekilde 2004 yılında dünya genelinde katı malzemeler için ilk seviye ölçüm radar sensörü olan VEGAPULS 68’i piyasaya sürdü. Bu radar sensörler daha o zaman maden tesisinin tamamında kullanılmaya başlandı. Söz konusu olan bu yeni sorunda da, yani prosesin iyileştirilmesi konusunda da maden şirketi VEGA’dan destek istedi.